İZMİR YUMURTALIK KANSERİ TEDAVİSİ FİYATLARI

YUMURTALIK KANSERLERİ (Over kanseri)

Over kanseri nedir?
Yumurtalık kanserlerine “over kanseri” adı verilir. Over, latince’de yumurtalık anlamına gelmektedir. İngilizce’de ise “ovary” olarak geçer.

Over kanserleri halk arasında daha sık olarak yumurtalık kanserleri olarak bilinmektedir. Tıp literatüründe over kanserleri, “over ca” olarak da geçmektedir.

Over kanserleri ne sıklıkta görülür?
Yumurtalık kanserleri veya “Over kanserleri (Over Ca)” kadın üreme organlarından gelişen kanserler arasında ikinci sıklıkta görülenidir. Sıklıkla 50-70 yaş kadınlarda görülse de her yaş grubu kadında ortaya çıkabilir.

Over kanserleri türleri nelerdir?
Over kanserleri geliştikleri hücrelerin tipine göre adlandırılır; bu hücrelerin özelliklerine göre değişik davranış özellikleri gösterir ve tedavisi farklı olabilir. Bu açıdan bakıldığında yumurtalıklarda çok değişik özelliklere sahip hücre bulunmaktadır.

Over dokusundaki hücrelerden gelişen ondan fazla türde yumurtalık kanseri tipi vardır.

Metastaz (metastasis) nedir?
Metastas kanserli bir organdan kanser hücrelerinin sağlıklı organlara sıçrayarak yayılmasına denir. Metastas kısaca “kanserin yayılması” anlamına gelmektedir.

Metastas en sık olarak yüzeyel yolla, kan, lenf ve komşuluk yolları ile olabilir.

Kan ile yayılma “hematojen metastas”, lenf yolu ile yayılma “lenfojen metastas” olarak bilinmektedir.

Yumurtalık kanseri nasıl yayılır? (Over kanserleri nasıl metastas yapar?)
Genel olarak yumurtalık kanserleri yüzeyel olarak yayılır. Karın içersinde bulunan yumurtalıklardan gelişen kanser dokusundan dökülen kanser hücreleri karın içersindeki diğer organların yüzeylerine tutunarak karın içersinde yayılır. Yumurtalık kanserlerinin bu şekilde yayılımına “Peritoneal yayılım” adı da verilir.

Kanser hücreleri; tüplere, karşı yumurtalığa, barsak ve periton yüzeyine, omentum dokusuna, karaciğere, dalak yüzeyine ve diafragma altına kadar metastas yapabilir.

Yumurtalık kanserinin kan yolu ile (hematojen metastasis)  yayılması oldukça ileri evrelerde olmaktadır.

Over kanserleri belirtileri nelerdir?
Yumurtalık kanserlerinin kötü bir özelliği de belirli bir ölçüde ilerleyip yayılmadan önce yakınmaya neden olmamasıdır. İlk yakınma genellikle alt karın bölgesinde şişkinlik hissi ve hazımsızlıktır.

İlerleyen aşamalarda büyüyen tümör dokusu karında şişkinlik yapmaya başlar. Karın kilo alıyormuş veya gebe kalınmış izlenimi verecek şekilde öne doğru bombeleşir.

İleri evre yumurtalık kanserlerinde karın içi sıvı birikimi (asit) de olmaktadır. Karında sıvı birikmesine “asit (assit, ascites)” adı verilir.

Asit sıvısı şikayetleri daha da belirginleştirir. Çoğu kanserde olduğu gibi en son aşamaya kadar herhangi bir ağrı yakınması olmaması doğaldır.

Bazı yumurtalık kanserleri hormonal yönden aktiftir ve hormon salgılar. Bu salgılanan hormonların etkilerine bağlı olarak tüylenme, memelerde dolgunluk ve adet kanaması şikayetleri (menopoz sonrası yıllarda) olabilir.

Over kanserlerinde nasıl tanı konur?
Erken evre yumurtalık kanserinin tanınması oldukça güçtür. Bunun nedeni kadında yakınma yapmamasıdır.

Yumurtalık kanserinden şüphelenildiğinde ultrason muayenesi ile yumurtalıklar izlenir. Yumurtalıklardaki irileşme, yumurtalık içersindeki kistik veya solid kitlelerin varlığı değerlendirilir. Ultrason tanıda kullanılan en önemli yöntemdir.

Kanda bakılan ve “tumor marker’ları (belirteçleri)” adı verilen CA 125, CA 19.9, CEA, CA 13.3, AFP (Alfafetoprotein), HCG, BRCA 1 ve 2 gibi isimler alan değişik kanser tarama testleri; ultrasonda izlenen şüpheli kitlelerin değerlendirilmesinde ve aynı zamanda yumurtalık kanserlerinin tedavisinin izleminde kullanılan modern tıbbın önemli parametreleridir.

Eğer karın içinde sebebi belirli olmayan bir şekilde sıvı toplanması (asit) varsa, sıvı ince bir iğne ile aspire edilerek patolojik değerlendirmeye alınır.

Gerekli görüldüğünde Bilgisayarlı Tomografi (BT) gibi yöntemlerle yumurtalıklar izlenir.

Pap smear taramasının over kanserleri tanısındaki değeri oldukça kısıtlıdır.

Over kanserleri tedavisi nasıldır?
Yumurtalık kanseri cerrahi olarak tedavi edilir. Ameliyatın yaygınlığı kanserin tipine ve yayılma dercesine bağlıdır.

Eğer kanser tek bir yumurtalıkta yerleşmiş ve başka bir dokuya yayılmamışsa tek bir yumurtalık çıkartılarak operasyon tamamlanır.

İleri düzey yumurtalık kanseri durumlarında her iki yumurtalık, tüpler ve rahim alınır. Karın içersinde kanserin yayılmış olduğu her doku çıkartılır. Alt karın bölgesindeki lenf bezlerinden hastalığın yaygınlık derecesini değerlendirmek amacı ile örnekleme alınır.

Ameliyat sonrasında kemoterapi (ilaç tedavisi) veya radyoterapi (ışın tedavisi) kullanılır. Burada amaç, cerrahi ile çıkartılamamış mikroskopik düzeydeki tümör hücrelerini yok etmektir.

 
ONKOLOJİK BİLİMLER İLERİ TANI VE TEDAVİ MERKEZİ

Onkolojik Bilimler Merkezi
Kemoterapi
Ağız Bölgesi Kanserleri
Akciğer Kanseri
Cilt Kanserleri
Gırtlak Kanserleri
Karaciğer Kanseri
Kolon Kanseri
Meme Kanseri
Mesane Kanserleri
Mide Kanseri
Pankreas Kanseri
Prostat Kanseri
Rahim Ağzı Kanseri
Rahim Kanseri
Tiroid Kanseri
Yumurtalık Kanseri

Yumurtalık Kanseri

Yumurtalık Kanseri Nedir?

Büyük bir çoğunluğu menopoz sonrası dönemde görülen yumurtalık kanserleri kadın kanserleri arasında en zor tedavi edilenidir. Sinsi şekilde ilerleyen ve belirtilerini ancak ileri evrelerde gösteren kanser ölüme sebebiyet verebiliyor. Her 100 kadından 5’i hala yumurtalık kanseri nedeniyle hayatını kaybediyor. Yaklaşık 1000 kadından 12’sinde görülen bu kanser türü, erken dönemde yakalanırsa iyileşme oranı %90’a ulaşabiliyor. Yumurtalıklar rahmin her iki yanında yer alan bir çift organ. Büyüklükleri badem kadar olan yumurtalıklar; yumurta üretme ve dişilik hormonu (östrojen ve progesteron) salgılama işlevini taşıyor. Yumurtalık kanseri, yumurtalık dokusunda bulunan ve yumurtalığın ana yapısını oluşturan epitelyum hücrelerinde meydana gelen kontrolsüz bölünme ve çoğalma ile oluşuyor. En sık görülen (%90 oranında) yumurtalık kanseri türü ise yumurta üst yüzey tabakasında oluşan Epitelyal yumurtalık kanseri.

Kimler Risk Altındadır?

40 yaş ve üzerindekiler (75-79 yaşları en çok görüldüğü dönemdir),
Menopoza girmiş olanlar,
Genetik faktörleri olanlar (Yumurtalık kanserlerinin yaklaşık % 5-10’u genetik nedenlerle oluşmaktadır. Bu nedenle birinci derece akrabalarında 2 veya daha fazla meme, yumurtalık ve rahim içi kanseri olan kadınlar risk altındadırlar. Ailede iki veya üç kişide yumurtalık kanseri varsa risk %7, anne veya kız kardeşte yumurtalık kanseri varsa risk %5’tir),
Menopoz döneminde görülen hormonal tedaviler (östrojen ağırlıklı yapılan tedaviler kanser riskini artırmaktadır),
Hiç gebe kalmamış olanlar (Doğum yapmış olanlara göre 2 kat daha fazla risk taşırlar),
Sık ve fazla sayıda kesintisiz yumurtlama görülen kişiler,
Kısırlık tedavisi görenler,
Ağır diyet ve yanlış beslenme programı uygulayanlar,
Serum selenyum düzeyi düşük olanlar,
Genital alanda talk pudrası kullananlar,
Çevresel faktörlerden etkilenenler (Gelişmiş ülkelerde bu kansere daha çok rastlanmaktadır),
Daha önce meme kanseri geçirmiş kadınlar hiç geçirmemiş kadınlara göre 2 kat daha fazla risk altındadır.

Belirtileri Nelerdir?

Çok sinsi ilerleyen bir kanser türü olduğu için erken evrede belirtilerini görmek çok da mümkün değil. Yumurtalık kanserlerinin 2/3’ü ileri evrede teşhis edilebiliyor. Belirti vermemesinin en büyük nedeni kanserin karın boşluğu içerisinde büyüyerek hastayı uzun süre rahatsız etmemesi. İleri evrede karın ağrısı, kasık ağrısı, kasıklarda basınç hissine bağlı sürekli idrar yapma ve dışkılama hissi, hazımsızlık, karın şişliği ve halsizlik belirtileri gösterir. Bazı hastalarda gaz ve sindirim bozuklukları da görülebilir. En ileri evrede ise belirgin şekilde zayıflama, iştahsızlık, karnın alt bölgesinde rahatsızlık hissi, mide bulantısı, yorgunluk, kısa soluk alıp verme, pelviste kitle ve aşağıya doğru baskı hissi ve buna bağlı olarak sık idrar yapma isteği, vajinal kanama gibi belirtiler görülür. Yumurtalık kanseri hastasının doktora gitmesine neden olan belirgin şikayeti ise aşırı derecede olan karın şişliğidir. Bu şişliğin sebebi çoğu zaman karın içinde sıvı (asit) birikimidir.

Erken Teşhis ve Tedavi

Yumurtalık kanseri, yumurtalıkların kasık bölgesinin içerisine yerleşmeleri nedeniyle, teşhisi zor olan kanserlerden biridir. Erken teşhis bu kanser türünde de hayat kurtarıcı olmaktadır. Yumurtalık kanseri teşhisi konmuş kadınların yaklaşık %50’si beş yıl sonra dahi hala hayattadır. Bu rakam sınırlı yumurtalık kanseri olan hastalarda %90’a ulaşmaktadır. Gelişmiş ülkelerde daha fazla görülen bu hastalık; erken dönemde belirtilerini göstermediği gibi her kadında farklı belirtilerle ortaya çıkabilir. Ayrıca yumurtalık tümörlerinin boyutu küçük olduğunda muayene yoluyla bile saptanması oldukça zordur ve çok nadir belirti verir. Rahim ağzı kanserinin tarama testi olan PAP Smear testinin yumurtalık kanserinin erken teşhisinde bir yararı yoktur. Günümüzde risk altında olan ve olmayan kadınlarda tarama amacıyla yapılabilecek ve kesin sonuç verecek bir test henüz yoktur. Bu nedenle 18 yaşına gelmiş ve aktif cinsel hayatı olan her kadın yılda bir defa jinekolojik muayene olmalı ve gerekli tarama testlerini yaptırmalıdır. Erken belirti verebilen yumurtalık kanseri söz konusu olduğunda teşhis ve tedavi şansı artmaktadır. Aile geçmişinde yumurtalık kanseri olan ya da kanser olma riski taşıyan kadınlarda, transvajinal ultrasonografi (vajina içerisine yerleştirilen küçük bir aletle yapılan ultrasonografi yöntemi) ve kan testleriyle değerlendirme yapılabilir. Yapılan kan testlerinde CA-125 düzeyi ölçülür. Yumurtalık kanseri olan kadınlarda CA-125 proteininin kandaki düzeyi yükselir. Bu yükselme kanser olmayan (erken gebelik, çok fazla sigara tüketimi, rahim hastalıkları gibi) başka durumlarda da görülebilir. Değer yüksek bulunduğunda görüntüleme yöntemleri kullanılarak karın içerisinde sıvı olup olmadığına bakılır; sıvı birikimi söz konusu ise sıvıdan ya da direkt yumurtalıklardan örnek alınarak incelenir. Patolojik değerlendirmeyle kesin teşhis konulur. Kanser tanısı konulursa jinekolog onkolog tarafından yapılan ameliyata devam edilerek kanserin yayılım alanına göre rahim, tüpler, yumurtalıklar ve karın zarı alınabilir. Ayrıca vücut içerisindeki diğer organlardan (komşu lenf bezleri, karın içi sıvı ve diyafram gibi) örnekler alınarak hastalığın evresi belirlenir. Hastalığın tam anlamıyla teşhisi ancak yapılan ameliyatla çıkarılan dokuların patolojik incelemesiyle konulur. Cerrahi girişimin ardından hastalıkla ilgili net bilgilere ulaşıldığı için; hastalığın evresi, hastanın yaşı ve genel sağlık durumu da dikkate alınarak tedavi şekli ve programı belirlenir. Cerrahi müdahalenin ardından yumurtalık kanserlerinin hemen hepsinde kemoterapi kullanılır. Kemoterapi genellikle ayakta uygulanır. Uygulanan ilaçlara göre değişiklik göstermekle birlikte bulantı, kusma, saç dökülmesi, kas ağrısı, ağız yarası, enfeksiyona eğilim, halsizlik gibi bazı yan etkiler görülebilir. Bu etkiler tedavinin ardından geçecektir. Yumurtalık kanseri tedavisi jinekolog, onkolog, radyoterapist, kemoterapist, patolog, diyetisyen, psikiyatrist gibi birçok branştan hekimin bir arada davranmasını gerektirir. Hastanın tedavileri tamamlandıktan sonra ilk iki yıl boyunca üç ayda bir fizik muayene, CA-125 ölçümü; gerekli görüldüğü takdirde akciğer filmi ve karın tomografileri incelenmektedir. Sonraki üç yılda ise bu kontroller altı ayda bir; dördüncü yıldan sonra ise yılda bir defa olmak üzere yapılır.

Yumurtalık kanseri tedavisinde kullanılan yöntemlerin yan etkileri

Cerrahi Müdahalenin Yan Etkileri: Ameliyat yapılan bölgede kısa süreli ağrı ve hassasiyete neden olur. Bu sıkıntılar ilaç ile giderilebilir. Ameliyat sonrasında bağırsak hareketleri azaldığından dışkılama problemleri yaşanabilir. Yumurtalıkların her ikisi de alındığında kişi gebe kalma özelliğini kaybeder; ayrıca östrojen ve progesteron gibi dişilik hormonlarını salgılayan yumurtalıklar da olmadığı için menopoz süreci başlar.
Kemoterapinin Yan Etkileri: Kanser hücrelerinin yanı sıra normal hücreler üzerinde de etkilidir. Kullanılan ilaç ve kemoterapi miktarına göre yan etkiler farklılık görülse de en sık görülen yan etkiler; bulantı, kusma, iştah kaybı, ellerde ve ayaklarda uyuşma, saç dökülmesi, cilt ve tırnaklarda kararma görülür.
Radyoterapinin Yan Etkileri: Kemoterapi gibi kanser hücrelerinin yanı sıra normal hücreleri de etkiler. Radyoterapinin yan etkileri, uygulandığı vücut bölgesine ve radyasyonun dozuna göre değişir. En sık görülen yan etkiler aşırı yorgunluk, iştah kaybı, bulantı, kusma, idrar şikayetleri, ishal, karın bölgesindeki deri üzerinde değişiklikler olarak görülür.