Kış hastalığı olarak en çok rastlanan üst solunum yolları rahatsızlığıdır. İsimleri sayılamayacak kadar çok ve değişik klinik tablodan sorumludur. Aşısı olmadığı için çocuklar yılda birçok kez soğuk algınlığına yakalanabilir. Hangi yollarla bulaşır Sıklıkla yuva, anaokulu ve okul gibi kalabalık ortamlarda, damlacık infeksiyonu biçiminde bulaşır ve yayılır. Birbirleri ile yan yana oturup konuşan ve oynayan çocuklar kolaylıkla hastalığın yayılmasına neden olurlar. Ayrıca yakın durumda, yüz yüze iken aksırma, hapşırma ve öksürme virüsün çevreye daha kolay yayılmasına neden olur. Belirtileri Klinik tabloyu oluşturan belirtiler genellikle hafiftir. Bebek veya çocuğun genel durumu kötü değildir. Bitkinlik, kırgınlık görülmez. Ateş normaldir veya hafif yükselmiştir. Burunda tıkanıklık veya akıntı söz konusudur. Hapşırık sıklıkla, öksürük ise daha az rastlanan belirtilerdendir. Boğazda hafif kızarıklık görülür. Tanı klinik bulgulara göre konulur. Tedavisi Tedavisi belirtilere yöneliktir. Viral bir hastalık olduğu için antibiyotik kullanılmaz. Burun tıkanıklığı için serum fizyolojik veya okyanus suyu önerilir. Birkaç gün içinde kendiliğinden iyileşirler. Ne yapmalı Aşısı yoktur. Kalabalık ortamlardaki hasta çocuğun uzaklaştırılması önlem olarak yararlı olur. Evlerde kışın ısıtma nedeniyle kuruyan hava, soğuk buhar makineleri ile hafif nemlendirilir. Ihlamur, papatya, yeşil çay gibi bitkisel çaylar önerilir.
Barış Klinik
Diyabette Beslenme Danışmanlığı
Diyabet (şeker hastalığı); vücutta insülin adı verilen hormonun yetersiz salgılandığı veya etkisiz olduğu durumlarda oluşan endokrin hastalığın adırır. Ülkemizde 2000 yılı verilerine göre; 2.5 milyonu aşkın Tip 2 diyabetli birey yaşamaktadır.
Halk arasındaki yaygın adı şeker hastalığı olan diyabet Tip 1 ve Tip 2 olarak ikiye ayrılmaktadır. Tip 1 diyabet genelde çocuk veya gençlik yaşlarında ortaya çıkar. Pankreasta anormallikler, genetik faktörler ve viral enfeksiyonlar gibi nedenlerle oluşmaktadır. Tip 1 diyabette, pankreas insülin salgısı üretmez. Kan şekeri sürekli yüksek düzeylerde seyreder. Dışarıdan insülin alınması zorunludur. Tip 2 diyabet ise daha çok orta yaşlı veya yaşlı bireylerde ortaya çıkmaktadır. Pankreas insülin üretir ancak insülin yetersiz veya etkisizdir. Birçok çevresel faktörün etkisi olduğu gibi; şişmanlık ve aşırı karbonhidratlı besin tüketimi, yanlış beslenme tarzı riski arttıran faktörlerdir.
Diyabet kronik bir hastalıktır ve yaşam boyu devam eder. Uygun tedavi uygulanmadığında, yüksek kan şekerinin vücuda verdiği zararlardan ötürü başka hastalıklara da neden olabilir. Tedavi görmeyen şeker hastalarında katarakt, körlük, varis, cilt enfeksiyonları gibi rahatsızlıklar oluşabileceği gibi, şeker hastası olan bireyler kalp hastalıklarına, kalp krizlerine, yüksek tansiyon ve yüksek kolesterole ve böbrek fonksiyonlarının bozulmasına, sağlıklı bireylere nazaran daha yatkındırlar.
Şeker hastalığının tedavisinde; insülin veya ilaçlar, beslenme ve egzersiz tedavisi uygulanır. Tıbbi beslenme tedavisi, şeker hastalığının kontrol altına alınmasında ve sağlık durumunun sürdürülmesinde çok önemli role sahiptir.
Tip 1 diyabetlilerde insülin salgısı olmadığından ötürü dışarıdan insülin uygulaması vardır. İnsülin tedavisi alan kişilerde, kan şekerinin yüksek kalmasından (hiperglisemi) veya aşırı düşmesinden (hipoglisemi) korunmak amacı ile karbonhidrat tüketimi önem taşır. İnsülin tedavisi alan kişilerde, “Karbonhidrat Sayımı” adı verilen tıbbi beslenme tedavisi uygulanır. Bu tedavi sadece diyetisyen / beslenme ve diyet uzmanı tarafından uygulanabilir.
Tip 2 diyabetiklerde ise öğün düzeni ve sağlıklı beslenme ilkelerine uygun beslenme kan şekeri dengesini sağlayarak, yüksek kan şekerinin olumsuz etkilerine karşı kişiyi korunur.
Diyabetli hastaların; beslenme tarzları konusunda çok hassas olmaları gerekir. Öğün saatleri, öğün düzeni, tek başına tüketilmemesi gereken besinler, diyetin glisemik indeksi ve glisemik yükü kişilerin sağlık durumlarını kısa veya uzun dönemde etkileyebilir.
Diyabetli kişilerin, sağlıklarını korumaları ve geliştirebilmeleri için sağlıklı beslenme eğitimi almaları ve kendilerine özel beslenme programını düzenli olarak uygulamaları kesinlikle gereklidir.